Ttb’den Sağlık Bakanlığı’na Kızamık Çağrısı…Prof. Esin Davutoğlu Şenol, “Mobil aşı istasyonları ile aşılama oranı kısa sürede artırılmalı.
Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Kümesi Üyesi Prof. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda yeterli önlemleri almaması. Davutoğlu Şenol, Sağlık Bakanlığı’na yaptığı açıklamada, “Vakanın görüldüğü bölgelerde aşı olup olmadığına bakılmaksızın 6/9 ay ile 15 yaş arasındaki tüm çocuklara bir doz aşı yapılmalıdır. Şimdi kızamık var. 9. aydan itibaren eksik aşılanan çocuklar için vakanın olmadığı bölgelerde aşılar tamamlanmalı” diyen “Nüfusun teşviki için özgün bir program geliştirilmelidir. Vatandaşların başvuruları sınırlandırılmamalı, sahaya çıksınlar. Taşınabilir aşı istasyonları ile aşılama oranı kısa sürede artırılmalıdır. Aşı konusunda toplum bilgilendirilmeli, yanlış/yanlı haberler Sağlık Bakanlığı yetkililerince giderilmelidir.”
Türk Tabipler Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Kümesi Üyesi Prof. Davutoğlu Şenol’un bugün TTB Genel Merkezi’nde yaptığı açıklamaya, TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut ve TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Ahmet Karer Yurt da katıldı.
Kızamık salgınına ilişkin ortak açıklamayı okuyan Davutoğlu Şenol, şunları söyledi:
“ÖLÇÜ OLAN KİŞİ, ÖNLEMLE YAKIN TEMASLI OLAN 10 KİŞİDEN 9’UNA BULAŞABİLİR”
“Kızamık, iki doz aşı ile ölümcül bir şekilde önlenebilen, körlük gibi sakatlıklara yol açabilen ve salgınlardan sonra geç dönemde ortaya çıkan subakut sklerozan panensefalit (SSPE) gibi kalıcı sağlık sorunlarına neden olabilen bir hastalıktır. 10 aşılanmamış yakın temaslı. Bu hastalığı olan insanlara bulaşabilir. O kadar bulaşıcıdır ki, tabiri caizse, anahtar deliğinden bakan herkesi enfekte edebilir. Virüs, havada veya enfekte olduğunda iki saate kadar aktif ve bulaşıcı kalır. yüzeyler.
“ÜLKEMİZ GEÇEN YILDA 457 ÖLÇÜMLE RUSYA VE TACİKİSTAN’DAN SONRA ÜÇÜNCÜ ÜLKE”
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölgesi Kızamık ve Kızamıkçık Raporu’na göre ülkemiz son bir yılda 457 kızamık vakası ile Rusya ve Tacikistan’dan sonra üçüncü ülke konumundadır. Nisan 2022-Mayıs 2023 döneminde bildirilen 457 olayın 343’ü 2023 yılının Ocak ve Şubat aylarına ait olup, özellikle 2023 yılında salgının boyutu giderek artmıştır. Ülkemizde 2023 yılının ilk dört ayında 2 bin 5 kişi hayatını kaybetmiştir. Kızamık ön tanısıyla muayene edildi ve 1.440’ının laboratuvarda Kızamık tanısı doğrulandı. Kızamık vakalarının çoğunluğu 1-9 yaş grubundadır.
“ORTA ÖN TANIYLA MUAYENE EDİLEN HASTALARIN ÇOĞUNLUĞU AŞILANMAMIŞ VE BİLGİLENDİRİLMİŞ AŞILARDIR”
242 kişi kızamık nedeniyle hastaneye kaldırıldı, bu vakaların en büyüğü 1-9 yaş arası çocuklardı. İleri yaş kızamık vakalarının varlığı, uzun süreli aşılama sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Kızamık ön tanısı ile incelenen olgularda aşılanmamış ve eksik aşılanmış hastalar çoğunluktadır. Özellikle kızamık komplikasyonları ve ölüm açısından en riskli olan 5 yaş altı aşılama durumu açısından olaylar değerlendirildiğinde: Vakaların tamamına yakını 1 yaşın altındadır ve yarısından fazlası 1-4 yaş arasındadır. yaşta aşılanmamıştır.
“ÖNLEMLERİN SALGIN SIFIRLANMASININ NEDENİ SAĞLIK KURUMUNUN AŞI İLE İLGİLİ BÖCEĞİ RAHATLATMA VE SORUMLULUĞU BİREYLERE YÜKLEMESİNDİR”
Sağlık otoritesi kızamık salgınının duyulmaması için girişimlerde bulunurken, önlenmesinde aktif rol oynamak konusunda son derece isteksiz. Ülkemizde Kızamık salgınının başladığı Aralık 2010’dan bu yana Sağlık Bakanlığı’nın reddedici ve şeffaf olmayan tavrı değişmedi. Öte yandan kızamığa bağlı ölümlerin olduğu konusunda da sahadan bilgi alınıyor. Kızamığın aşıyla önlenebilen bulaşıcı bir hastalık olduğu ortaya çıktı ve milyonlarca çocuğun ölümünün aşı ile on yıllardır önlendiği biliniyor. Bugün içinde bulunduğumuz durum, son kızamık ölümünü yaşadıktan 13 yıl sonra yeniden ölüm telaşı. Ülkemizde sağlık çalışanları başarılı bir aşılama programı ile kızamık hastalığını eliminasyon aşamasına getirmeyi başarmıştır. 2007-2010 ortasında kızamık vaka sayısı 10’u geçmedi. Kızamık salgını ve kızamığa bağlı ölümlere tekrar nasıl tanık olmaya başladık? TTB olarak toplum sağlığına gönül vermiş kişiler olarak bunun nedenini çok iyi biliyoruz: Sağlıkta Dönüşümle birlikte koruyucu hizmetlerden tedavi edici hizmetlere evrilen birinci basamak ve aşı ters dönüşlerinin neden olduğu aşı tereddütünün/tereddüdünün büyümesi Programı (SDP) ve ülkenin sağlık otoritesi bu tereddütü ortadan kaldırmak için herhangi bir etkin girişimde bulunmamaktadır. bireylere sorumluluk atamak.
“2021’DE ÜLKENİN YARISINDAKİ ÇOCUK ORANI YÜZDE 95’E ULAŞMADI”
Sağlık Bakanlığı’nın DSÖ’ye bildirdiği bilgiler, ülkenin yarısında kızamık aşısı tamamlanan çocuk oranının 2021’de yüzde 95’e ulaşamadığını, iki doz aşıyı bitiren tek bir bölgenin dahi bulunmadığını gösteriyor. 2023 yılında 34 bölgeye bölünerek paylaşılan verilerde. Yüzde 95 kızamık aşılama oranına ulaşamayan her mahalle, ilçe, il ve bölgenin salgın tehdidi altında olduğunu hatırlatırız. Sağlık Bakanlığı bu aşılama oranına ulaşamadı. Aşılama, milyonlarca engelliliği ve ölümü önleyen en başarılı koruyucu halk sağlığı uygulamasıdır. Ülkemizde aşılama programının uygulanmasıyla yaklaşık 3 milyon çocuk aşı ile önlenebilir hastalıklardan mustarip olacak; 30 bin çocuk bu hastalıklar nedeniyle ölümden kurtuldu. Öte yandan, özellikle pandemi ile birlikte, sistemin hoşgörü ve hatta savunması nedeniyle aşı reddicileri örgütlendi ve birçok kişiyi rahatsız eden ve aşı yapanların artmasına neden olan taraflı/yanlış bilgileri yayan hesaplar ortaya çıktı. “aşı tereddütleri” var. 2019 yılında elde edilen bilgiler çocukluk aşısı olmayanların 40 bine ulaştığını gösteriyor.
“AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİNİN YAPISAL SORUNLARI, AŞILANMAYAN NÜFUSUN YÜKSELİŞİYLE YAKIN İLİŞKİLİDİR”
Deprem nedeniyle artan nüfus hareketliliği, birinci basamak hizmetlerindeki önemli aksamalar, aşılanmamış ve eksik aşılanmış çocuk sayısını daha da artırmıştır. Tüm bunlara dışlanan mülteci nüfusu ve aşıları düzenli yapılmayan mevsimlik tarım işçilerini de eklemek gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın pandemi döneminde daha da görünür hale gelen aşı konusundaki ilgisizliği, aşı karşıtlarına sessiz kalması ve aşı kararsızlığını önleyecek önemli bir çalışmanın olmaması dikkate alındığında aşısız çocuk oranının çok yüksek. Ayrıca aile hekimleri için aşı yaptırmayan çocuklarla ilgili yorucu bir süreç yerine ailelerin aşı reddi ile ilgili karar verme sürecini kolaylaştırmak ve red butonunu işaretlemek sorunun boyutunu artırmaktadır. Bölge bazlı hizmet yerine liste bazlı hizmet ile mücadele eden aile hekimliği sisteminin yapısal sorunları, geniş grup yerine dar grup, sahada hizmet yerine polikliniğe daralma, aile sağlığı hemşiresi sayısındaki önemli eksiklik ve Açlık sınırındaki fiyatlar, artan iş listeleri ve performans baskısı, aşılanmayan nüfusun artmasına neden oldu. yakından bağlantılı. Deprem bölgesinde işler aksadı, artan hizmet ihtiyacı ve depremzede sağlık çalışanlarının idari izinleri göz ardı edildi, üstelik esnek çalışma ve aşılama konusundaki olumsuz performans askıya alındı, bölgesel- afet döneminde esaslı hizmet ve koruyucu hizmet göz ardı edilmiştir. Bu durum deprem bölgesinde kızamık başta olmak üzere birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya kalma tehdidini beraberinde getirmektedir. Nitekim yerel sağlık yöneticileri ve sağlık çalışanları da bu durumdan endişe duymakta ve Sağlık Bakanlığı’na hatırlatmaktadır.
“ÖNLEME FIRSATIMIZ VAR AMA ULUSAL SAĞLIK KURUMU VAKA SAYISINI GİZLİYOR VE KONUŞAN MESLEK ARKADAŞLARIMIZI HER ŞEKİLDE SUSTURMAYA ÇALIŞIYOR”
Son depremde ‘sağlıkta dönüşüm’ adı altında yıkımına tanık olduğumuz sağlık sistemi maalesef üretip dağıttığımız dövize endeksli aşılarla baş başa kaldığımız birinci basamak sistemidir. mevsimlik işçilerle artan toplumsal hareketlilik ve düzensiz göçle kaderine terk edilemeyen insanları baş başa bırakıyor. sağlık hizmetleri… Ceyhun Atuf Kansu’nun ‘Kızamuk Ağıtı’ndaki gibi köylere ulaşamadığımız için değil, insanların tüm yoksulluk ve mahrumiyetlerini görmezden gelip aşıya ulaşmasını beklediğimiz için çocuklarımızı yeniden kaybetmeye başlayacağız, ve hakikat ötesi yalanlar etrafımızda dolaşıp inanca dönüştüğü için. Önlem alma imkanımız var ama ülkenin sağlık otoritesi vaka sayısını gizliyor, gizlemek yetmiyor. Bu konuda çeşitli şekillerde konuşan meslektaşlarımızı susturmaya çalışıyor. Tereddüdü kaldıralım mı dediniz aşı, karşıtların tehdit ettiğine dönüp bakmaz, tehdit edeni özgürleştirir.
Her çocuğun aşı ile önlenebilir hastalık riskinden uzak bir ortamda doğma ve büyüme hakkı vardır. Hemen kiraya bırakılmayan, sorumluluğu bireye yüklemeyen, topluma hayat veren sağlık politikalarına ihtiyacımız var… Doğruları birlikte kuracağız. Aralık 2010’dan bu yana devam eden ve bu yıl daha da artan kızamık salgınına karşı Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan kolay kolay vazgeçilebilmesi için bir an önce aşağıdaki önlemlerin alınması gerektiğini kamuoyu ile paylaşıyoruz:
“VAKA OLAN BÖLGELERDE 6/9 AY – 15 YAŞ ARASINDAKİ TÜM ÇOCUKLARA, aşı olup olmadığına bakılmaksızın TEK DOZ AŞI YAPILMALIDIR”
Etkilenen bölgelerde 6/9 ay ile 15 yaş ortası arasındaki tüm çocuklar, aşılanmış olsun ya da olmasın, kesinlikle bir doz aşı almalıdır. Şu anda hadisenin olmadığı bölgelerde 9. aydan itibaren eksik aşılanan çocuklara kızamık aşıları tamamlanmalıdır. Spesifik olarak, ikinci doz kızamık aşısının kapsamını artırmak için özel bir program geliştirilmelidir. İkinci dozun ilkokul birinci sınıftan 48. aya çekilmesi ve sorumluluğun aile hekimlerine devredilmesi nedeniyle okul çağındaki 2,5 milyon aşısız çocuğun bir an önce aşılanması gerekmektedir. Aile sağlığı birimlerindeki hemşire-ebe açığı bir an önce giderilmelidir. Hizmet ihtiyacının fazla olduğu bölgelerde aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı yaklaşımından vazgeçilmeli, bu bölgelerde aile hekimi ve hemşire/ebe sayısı artırılmalıdır. Döküntü hastalığının tüm şikayetleri kızamık yönünden değerlendirilmelidir.
“MOBİL AŞI İSTASYONLARI İLE KISA SÜREDE AŞI ORANI ARTIRILMALI. AŞI KONUSUNDA HALK BİLGİLENDİRİLMELİ”
Kızamığın hastanelerde yayılması önlenmelidir. Bu bağlamda sağlık çalışanlarının kızamığa karşı aşılanması, bekleyenlerle temas süresini en aza indirecek bir akış-yer düzenlemesi ile hızlı bir şekilde hizmet almaları ve hizmet aldıkları ortamın havalandırılması değerlidir. Salgın gerçeğinde yürütülecek aşı kampanyasının bölge bazlı olması şart. Vatandaşın başvurusu sınırlandırılmamalı, sahaya çıksın. Portatif aşılama istasyonları ile kısa sürede aşılama oranı artırılmalıdır. Aşı konusunda toplum bilgilendirilmeli, yanlış/yanlı haberler Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından ele alınmalıdır. Mülteci-göçmen nüfusa yönelik koruyucu hizmetlere ağırlık verilmeli, çocuklar aşısız bırakılmamalıdır. Deprem bölgesinde depremzedeleri rahatlatmak için uzun süreli sağlık çalışanları görevlendirilmelidir. Bu bölgede yaşama ve çalışma koşullarının zorluğu göz önünde bulundurularak teşvikler uygulanmalıdır. Aşıların temini ve korunmasına yönelik teknik altyapı bu bölgede verilmeli ve aşılar tüm aile sağlığı merkezlerinde ve kesintili yerleşim yerlerinde bulunmalıdır.